Akademisyenlerin Gözü “Akademik Zam”da: Temmuz Zammı Yetersiz Kaldı
TÜİK’in Haziran 2025 enflasyon oranını %1,37 olarak açıklamasının ardından memur maaşlarına yapılacak 6 aylık enflasyon farkı %10,07 olarak belirlendi. Bu oran, toplu sözleşmeden doğan %5’lik artışla birlikte toplamda %15,57’lik bir zamma karşılık geliyor. Temmuz ayı itibarıyla yürürlüğe giren bu maaş artışı, akademik personelin ücretlerine de yansıdı. Ancak yükseköğretim camiası, yapılan bu zammın artan yaşam maliyetleri karşısında yetersiz kaldığı görüşünde.
Güncellenen Maaşlar Yeterli mi?
Temmuz 2025 zammı sonrası devlet üniversitelerinde görev yapan akademisyenlerin ortalama maaş aralıkları şu şekilde güncellendi:
Unvan | Zamlı Maaş Aralığı (TL) |
---|---|
Profesör | 109.800 – 117.900 |
Doçent | 86.700 – 94.800 |
Doktor Öğr. Üyesi | 78.600 – 85.500 |
Öğretim Görevlisi | 71.600 – 80.900 |
Araştırma Görevlisi | 70.500 – 76.300 |
Bu maaşlar, her ne kadar yılın ilk yarısına göre nominal bir artış sunsa da, özellikle büyük şehirlerdeki barınma, ulaşım, gıda ve çocuk bakım giderleri dikkate alındığında reel anlamda akademisyenlerin alım gücünde kayda değer bir iyileşme sağlayamamaktadır. Öğretim elemanlarının büyük bir kısmı, yüksek lisans ve doktora düzeyindeki uzun eğitim süreçlerinin sonunda erişebildikleri bu kadrolarda, akademik niteliğe yakışır bir yaşam standardı beklentisi taşımaktadır.
Geçim Koşulları Akademik Verimliliği Etkiliyor
2025 yılı itibarıyla Türkiye’de dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 60.000 TL’nin üzerine çıkarken, tek bir akademik maaşla bu düzeyin üzerine çıkmak çoğu zaman ancak profesör kadrosuyla mümkün olabilmektedir. Özellikle büyükşehirlerde görev yapan genç akademisyenler için kira giderleri tek başına maaşın %40 ila %60’ını tüketebilmektedir. Bu durum, sadece ekonomik değil, aynı zamanda bilimsel üretkenlik açısından da kaygı vericidir. Akademik personelin araştırma faaliyetlerine zaman ve enerji ayırabilmesi için ekonomik kaygılardan uzak, güvenceli bir yaşam sürmesi beklenir.
Uluslararası Kıyaslamalar Uyarı Veriyor
Türkiye’deki akademisyen maaşları, gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında ciddi bir farklılık göstermektedir. 2025 yılı itibarıyla:
- İsviçre’de profesör maaşı ortalama 18.000 Euro,
- ABD’de 12.000 Dolar,
- Kanada’da ise yaklaşık 10.000 Dolar seviyesindedir.
Bu fark yalnızca döviz kurundan değil, aynı zamanda bilim insanlarına verilen değer, araştırma bütçeleri ve sosyal destek politikalarından da kaynaklanmaktadır. Nitelikli akademisyenlerin yurtdışına yönelmesinde bu farklılıkların etkisi büyüktür.
Akademik Zam Talebi Gündemde
Akademik camiada, genel memur zammından bağımsız olarak, özel bir “akademik zam” yapılması yönünde beklenti giderek güçlenmektedir. Üniversitelerin sürdürülebilirliği, bilimsel üretim kapasitesi ve uluslararası rekabet gücü açısından, bu talep sadece maaş politikası değil, aynı zamanda stratejik bir yükseköğretim reformu olarak değerlendirilmelidir.
Akademisyenler, sadece hayatlarını idame ettirmek için değil, bilim üretmek, öğrenci yetiştirmek ve toplumsal gelişime katkı sunmak için daha güçlü bir destek beklemektedir. Bu bağlamda, ekonomik iyileştirme politikalarının üniversite sistemini dışlamadan, aksine onu merkezine alarak tasarlanması, Türkiye’nin bilimsel ve entelektüel geleceği açısından büyük önem taşımaktadır.